Bir Gece İşte
Saat 22:42 ve günlerden Salı. Uykum vardı ama az önce keyifsiz bir şekilde kaçtı. Kendimi berbat hissederek yatağımda döndüm durdum, pencereyi açtım temiz hava alabilmek için ama karşı binamızda oturan genç adamın bakışlarıyla taciz edilince içeri girmek zorunda kaldım. Beni uyku tutmayınca ve üstüne üstlük kendimi inanılmazın ötesinde kötü hissedince bu nasıl bir cümledir bilmiyorum ama bilgisayarımı açıp kafamı dağıtmak istedim. Aslında içimden daha çok şeyler yazmak geçiyor buraya ama nedense o kadar açık olamıyorum. Bir yandan ilginçtir ki rahatlıyorum. Sanırım bu saatte konuşcak kimsem olmadığı içindir bu ayrı bir şekilde ilginç tabi… Bilmiyorumki ne yazsam… Hep kınadığım şeyler başıma geliyor ve bu yüzden kendimde utanıyorum. Kınadığım şey şudur ki; insalar böyle depresif depresif bloğuna yazılar yazarlar ya ayy işte o zaman içim şişe benim. Ee benim ne farkım kaldı şimdi? Kendime daha fazla acımayı bırakıp, kendi kendimi nasıl daha iyi hissedebilirim, kendime nasıl daha iyi gelebilirim diyerekten bunu düşünmeliyim. Babam hep derdiki ; Tırnağın varsa başını kaşı. Yahu ne kadar doğru bir sözmüş. Normalde ………………………………. bu içimden geçeni söylemicem çünkü sonra uğraşmak istemiyorum hatta bunu diyerek bile yanlış bişi yapmış olabilirim. Amaaaan napıyım ya… Çünkü bazen ayak tırnaklarımın ucundan başlayıp böyle beyinime kadar tarif edemeğim bişi yükseliyor, o zaman kendimi kontrol edemiyorum. Sessiz kalmaya çalıştığım zaman daha doğrusu kendimi sıkıyorum bu tip zamanlarda ellerim,kollarım uyuşuyor. Kusra bakma blog, daha fazla bişi yazamıcam.Ben bu gece içimdekileri dökemezsemde uyuyamayacağım.